26 Mayıs 2009 Salı

İnsan Kaynakları Yönetimi İşlevleri

  1. İnsan Kaynakları Planlaması
  2. İş Analizi
  3. Seçme ve İşe Alma
  4. Eğitim
  5. Performans Değerlendirme
  6. İş Değerlendirme
  7. Ücretleme
  8. Kariyer Planlama
  9. Moral Motivasyon
  10. İş Sağlığı ve Güvenliği
  11. Endüstri İlişkileri
  12. İletişim

Yönetimin İşlevleri (Fonksiyonları)

Statik (Durağan) İşlevler
  1. Planlama
  2. Örgütleme
Dinamik İşlevler
  1. Yöneltme
  2. Koordinasyon
  3. Denetim (Konrol)

İşletme ve İşlevleri (Fonksiyonları)

- Buhar makinesinin keşfi (James Watt - 1768)
- Kitle üretimine geçiş. Bunun siyasi, iktisadi, sosyal sonuçları olmuştur.


İşletmenin İşlevleri (Fonksiyonları)
  1. Üretim
  2. Pazarlama
  3. Finansman
  4. Muhasebe
  5. Yönetim

Kritik Soru: Üretim pazarlama ilişkisi nasıldır?

7 Mayıs 2009 Perşembe

Vergi Açıkları Cezalarla Karşılanamaz

22/04/2009 Tarihinde TBMM Başkanlığına gelen ve şu anda Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmekte olan “Gelir Vergisi Kanunu ve bazı kanunlarda değişiklik yapılması hakkında kanun tasarısı” nın özellikle 2 maddesi, vergi mükelleflerini ve meslek örgütümüzü yakından ilgilendirmektedir. Bu maddelerle ilgili değerlendirmemize aşağıda yer verilmiştir.


1-) Tasarısının 6. Maddesi ile yapılması düşünülen değişiklik;


1.1.) Tasarıda 213 sayılı Kanunun mük.355. maddesine ilişkin yapılması düşünülen değişiklik ile; yürürlükte olan cezalarda indirim yapılmış izlenimi yaratılmış olsa da, yapılan düzenleme ile sadece kanuni süresi içerisinde verilmeyen beyannameler için değil, kanuni süresinde verilen ancak çeşitli nedenlerle düzeltme ihtiyacı olan beyanname ve bildirimler için de cezai yaptırım getirilmektedir. Bu durum, gerek meslek mensupları ve gerekse vergi mükellefleri için ek yükler anlamına gelmektedir.

Belge akışında yaşanan sorunlar nedeniyle eksik veya yanlış verilen beyannameler, daha sonra düzeltme yoluna gidilerek düzeltilmektedir. Kaldı ki her işte olduğu gibi hata ve yanlışlık payı, beyanname düzenlenmesi işinde de yaşanabilmektedir. Bir vergi mükellefinin bir takvim yılında ortalama 53 adet beyanname ve bildirim düzenlediği düşünüldüğünde, vergi mükellefleri ve meslek mensuplarının karşı karşıya kalacağı cezai yaptırımın büyüklüğü daha net ortaya çıkmaktadır. Bu tasarı yanlış beyannamelerin düzeltilmemesini, düzeltme işlemlerinin sadece idarenin tespitine bırakılması gibi bir sonucun doğmasına neden olacaktır. Böylesi bir yaklaşımla vergi kaybına neden olacak idare, acaba vergi açıklarını cezalarla mı kapatacak?

Örnek:

Ocak 2007 ayında verilen KDV beyanında bir düzeltme yapıldığını farz edelim. Sürekli KDV devreden bir mükellef, bu beyannameyle birlikte ondan sonra gelen yaklaşık 30 adet beyannameyi de düzeltilmek zorundadır.

Bu durumda bu mükellefe 30x1000.-TL =30.000.- TL ceza kesilecektir.

Örnek:

Bir mükellef için yılda 53 beyan ve form verildiğine göre, ortalama 60 müşterisi olan bir meslek mensubunun yılda verdiği beyanname sayısı 3.180’ dir. Yıllık hata payının iyimser bir tahminle %5 olduğunu kabul edersek, meslek mensubu 159 x 1000 TL = 159.000.- TL ceza riski ile karşı karşıya kalmaktadır. Bu tutar meslek mensuplarının büyük çoğunluğunun değil kazancından, yıllık cirosundan bile fazladır.

Örnek:

İkinci sınıf bir vergi mükellefinin yıllık muhasebe ücretinin 1000.- TL’nin altında olduğu dikkate alındığında, sadece bir aylık Ba ve Bs formunu vermeyi unutan meslek mensubuna kesilecek ceza yıllık ücretten fazladır. Çok insani bir durum olan atlama veya unutma sonucu kesilen cezaların meslek mensubunun üzerinde kalacağı dikkate alındığında, cezanın işlenen suça göre ne derece ağır olduğu görülmektedir.

1.2.) Yapılan düzenleme aslında fiil ve yaptırım arasında olması gereken hakkaniyet duygusunu da köreltmektedir. Çünkü madde metninde hüküm altına alınan fiil (suç) özünde beyannameyi süresinde vermeme fiilidir. Elektronik ortamda vermeme ise tali fiildir. Tali fiile asıl fiilden daha fazla yaptırım uygulanması ceza hukukunun genel ilkelerine aykırıdır.

1.3.) Madde metnine dayanak teşkil eden; mükerrer 257. maddede değişiklik yapan kanunun genel gerekçesinde “bu tasarı ile ekonomik alanda etkin ve yoğun bir şekilde kullanım alanı bulan internet ve kredi kartı gibi iletişim ve ödeme araçlarının vergi sistemine dahil edilmesi hedeflenmektedir. Bu yenilikler, mükelleflerin daha az masraf ve sürede vergisel yükümlülüklerini yerine getirmesini sağlayacak ve böylece teknolojik gelişmelerin vergi mevzuatına yansıtılması suretiyle kayıtlı ekonomiye geçiş sağlanacaktır.” denmektedir.

Madde gerekçesinde ise “bu yetkiye istinaden maliye bakanlığı vergi beyannamelerini daha hızlı ve detaylı bir şekilde alabilecektir. Bunun sonucunda hem mükelleflerin hem de vergi idaresinin zaman ve emek kaybı en aza indirgenecektir.”denmiştir.

Madde gerekçeleri incelendiğinde hem idare hem de vergi mükellefleri için kolaylık sağlama, zamanı azaltma ve vergi ödeme için katlanılacak külfeti azaltma amacıyla yapılmış olan bu yetki maddesi mükerrer 355. maddesindeki yaptırımlarla gerek vergi mükellefleri gerekse meslek mensupları için vergi ödemenin maliyetini arttırıcı hale gelmesine neden olmaktadır. Bu haliyle mükerrer 355. Madde, dayanağı yetki maddesinin gerekçesi ile çelişmektedir.

1.4.) Mükerrer 257. madde kapsamı içinde olan ile olmayan vergi mükelleflerine aynı suçu (beyanı süresi içinde yapmama) işlemiş olmalarına rağmen farklı miktarda cezai yaptırım uygulanması aynı zamanda anayasanın eşitlik ilkesine de aykırılık taşımaktadır.

1.5.) Uygulamada madde kapsamına girmiş tüm mükellefler, bildirimlerini internetten yapmaktadır. Bu nedenle tam otomasyon vergi dairelerinde e-beyan dışında beyanname ve bildirim formu kabul edilemez hükmünü koymak bakanlığın talebini karşılamaktadır ve maddenin eski halinde sadece e-beyanname vermeme cezasının kaldırılması sorunu çözmektedir.

Mükerrer 257. madde ile yapılmış olan düzenlemenin gerekçesine uygun hale gelmesi ve amacına hizmet edebilmesi için mükerrer 355. maddeye yapılmış atfın kaldırılmasını öneriyoruz.


2-) Tasarının 11. Maddesi ile yapılması düşünülen değişiklik;


2.1.) Madde meslek yasamızın haksız rekabet ile ilgili düzenlemelerine aykırılıklar taşımaktadır. Çünkü madde metninde sayılan kurumların sayılan görevlerine getirilen meslek mensupları, ilgili kurumlarla ilişki halindeki ticari firma sahip ve ortakları ile kuracakları ilişkiler ile müşteri edinme konusunda diğer meslektaşlarından bir adım önde yer alacaklardır.


2.2.) Madde metninde sayılan kurumların büyük bir çoğunlu idarenin atama yetkisine sahip olduğu kuruluşlardır. Bu durum mesleğimizin temelini oluşturan bağımsızlık kavramının zedelenmesine neden olacaktır. Çünkü söz konusu atamalarda her zaman olduğu gibi idareye yani iktidar da ki siyasi otoriteye yakın olma temel kriter olacaktır.


2.3.) Aynı durumdaki özel sektör kuruluşlarında görev alması yasaklanmış olan meslek mensubunun, kamuya ait kurum ve kuruluşlarda görev almalarına izin verilmesinin geçerli herhangi bir bilimsel ve hukuksal gerekçesi olamaz.

Madde gerekçesinde meslek mensuplarının şirketlerde hissedar olmaksızın kurul üyeliği yapabilmelerini sağlamak olduğundan bahsedilmesine rağmen, madde metninde sadece kamuya ait kuruluşlarla ilgili bir düzenleme yapılmıştır. Madde gerekçesiyle çelişkili bir durumdadır.


Saygılarımızla,



Bursa Serbest Muhasebeci Müşavirler Odası


http://www.bursa-smmmo.org.tr/haber/254/geltas.doc